Konuşmasını dikkatli bir şekilde dinledim. Çünkü Türkiye’de normal olmayan şeyler oluyor, son zamanlarda.
Dün 3 tane gazeteci gözaltına alındı. Büyük ihtimal bir iki tanesi tutuklanacak.
Cumhurbaşkanı Erdoğan grup toplantısında dedi ki, “Öyle televizyon televizyon gezip, sosyal medya da paylaşımlarda bulunmakla, kendini aklayamazsın” dedi. Televizyon televizyon gezen kim? Gazete ve sosyal medya da demeç veren kim. Bolu Belediye Başkanı Tanju Özcan?
Bugünkü konuşmasında sıra sana da geliyor demedi ama ima etti.
Gelelim heybede ki turplara…
CHP Genel Başkanı Özgür Özel ve İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun, kendisini yanlış anladığını, “Heybedeki büyük turplar” demesindeki amacının, belediyelerdeki yolsuzluk, usulsüzlük, yağma ile ilgili olduğunu söyledi. Kısacası, belediyelerle ilgili elimde çok dosya var. Şimdiye kadar olanlar küçüktü, daha büyükleri de var” demek istiyorum dedi.
Denizli Büyükşehir Belediyesi CHP’de, iki büyük ilçe Merkezefendi, Pamukkale CHP’de, kırsaldaki büyük ilçeler Acıpayam, Çivril, Tavas CHP’de.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Büyük turplar heybede” derken bugün Belediye Başkanı olabilirsin. Yarın cezaevinde olmayacağın garantisi yok dedi.
Çok mu dikkatli olmak gerek. Bundan sonrası için “evet” ama geçmişte de varsa, yine başın belada demektir.
Denizli’de son baharda birçok konser düzenlendi. Erdoğan dedi ki, konserlerle ilgili şişirdiğiniz faturalar bende. Yerel belediyeciliği en iyi bilen parti Ak Parti’dir. Yerel belediyeciliği en iyi bilen Cumhurbaşkanı Erdoğan’dır. Yerel seçimlerde, kimsenin tahmin edemediği, beklemediği sonuçlar ortaya çıktı. Bu sonuçlar ortaya çıkarken kimi çevreler bunun bir AK Parti projesi olduğunu söylediler. Gerekçeleri de hiçte yabana atılacak gibi değildi.
Ak Partili belediyelerde yaşanan usulsüzlük, yolsuzluk, yağma olayları ayyukaya çıkması nedeniyle, bir iç temizlik yapıldığı konuşuluyordu. Hatta, AK Partili tecrübeli bir siyasetçi, “Bağırsaklar temizlendi nihayet” dediğinde, “Ne demek istiyorsun” dediğimde, “Zamanı bekle” demişti. Bugün belediyeler üzerine kurulan baskı, ekonomik sıkıntılarla boğuşturma, giderleri karşılama gibi problemler nedeniyle bütün belediyeler sorun yaşıyor. Ya belediye ait ne var ne yok satacaklar ya da, gayri resmi bir şekilde finans oluşturacaklar. Satarak ayakta kalmanın sonu yok. Belediyecilikte, resmi kadar olmasa da gayri resmi masraflarda çoktur. Belediyelere ait şirketlerin kurulması da zaten bunun içindir. Belediyecilikte nerede nasıl yolsuzluk yapılacağını en iyi bilenler daha önce bu konu da tecrübesi olandır.
Demem şu ki, Belediye Başkanı olmak bu zamanda, hele hele bugünlerde, demir parmaklılara el sallamaktır. Belediye Başkanı olmak, 1000 lerce kişinin çalıştığı bir kurumda, kim dost kim düşman, kim ayak kaydıran olduğunu bilmemektir. Belediye başkanı olmak demek, görünmese de, ellerine kelepçe takmak için çok gözün üzerlerinde olmak demektir. Kısacası, bugün belediye başkanı olmak demek çok tehlikede olmak demektir.