ABD ve Türkiye arasında gerilim son günlerde iyiden iyiye had safhaya çıktı. Hatta İçişleri Bakanımız Süleyman Soylu ve Adalet Bakanımız Abdülhamit Gül’e ABD Hazine Bakanlığı tarafından yaptırım kararı uygulanmasına kadar kriz zirve yaptı.
İsterseniz yaşanan gerilimin ve tehdit boyutuna ulaşan sürecin sorumlusu olarak görünen Rahip Brunson’u şöyle yakından bir tanıyalım ve yaşanan krizin kaynağını irdeleyelim.
ABD’li Rahip Andrew Brunson…
1966 Yılında ABD’de doğdu. Brunson, Evangelist bir misyoner. 1993 yılında eşi Norina ile evlendikten sonra Yabancı Misyonlar Kurulu ‘World Witness’ himayesinde Türkiye’ye taşındı. 2010 yılında Evangelist Protestan Kilisesi desteğiyle İzmir’de açılan Diriliş Kilisesinde gönüllü papaz olarak görev yapmaya başladı.
Buraya kadar her şey normal, ancak normal olmayan bir ilişkisi hiç birimizin dikkatinden kaçmıyor. O da, kendisi gibi Evangelist olan eski CIA Direktörü ve şuanda da ABD Dış İşleri Bakanı olan Mike Pompeo ile olan yakın diyalogu.
Bu arada Dünya’da yaklaşık 500 Milyonun üzerinde olduğu tahmin edilen Evangelist’lerin Trump ve ABD yönetiminde etkisinin de çok büyük olduğu açıkça söylenebilir. Öyle ki, ABD ve Brezilya Evangelist’lerin en yaygın olduğu ülkelerin başını çekmektedir. Siyonizm’e de yoğun destek veren Evnagelist’ler ABD nüfusunun yaklaşık yüzde 25’lik bölümünü oluşturduğu da bilinen bir gerçektir.
Gelelim Rahip Brunson’un ne zaman ve neden tutuklandığına…
Terör örgütleri FETÖ ve PKK’ya üye olmamakla beraber bu örgütler adına suç işlediği gerekçesiyle ve devletin gizli kalması gereken bilgilerini siyasal ve askeri casusluk amacıyla temin etmek suçlamasıyla Aralık 2016 yılında Rahip Brunson tutuklandı. Yaklaşık iki yıldır tutuklu olan Rahip Brunson sağlık sorunları dikkate alınarak adli kontrol şartıyla ev hapsine alındı.
Rahip Brunson aslına bakılırsa birçok illegal faaliyetlerin içinde yer almakla birlikte aynı zamanda yaşanan hadiselerde baş aktör olarak da karşımıza çıkmakta. Rahip Brunson’un yürüttüğü illegal faaliyetlerin gün yüzüne çıkması ‘Yeni Doğuş Kilisesi’nden teröre destek verdiği gerekçesiyle kovulmasıyla birlikte başlıyor. Presbiteryen bir kilise olan ‘Yeni Doğuş Kilise’si teröre destek verilmesini istemiyordu. Bu nedenle Rahip Brunson’un bu faaliyetlerini kabul etmiyor ve bunu engellemek içinde Kilise’deki görevine son veriyor.
Rahip Brunson ‘Yeni Doğuş Kilisesi’nden kovulmasının hemen ardından İzmir’de kendi Kilise’ni kurup illegal faaliyetlerini kendi düşüncelerine göre yasal bir zemine oturtmaya karar veriyor ve faaliyetlerine başlıyor. Ancak illegal faaliyetleri adım adım Türkiye tarafından takip ediliyordu. Brunson’un kendi açtığı Kilise’nin bazı sıralarının üstüne ‘Türkler Oturamaz’ diye yazacak kadar Türk ve Türkiye düşmanı olduğu da çok net biline bir gerçek.
Brunson, Türkiye’de Rahiplik görevini yerine getirmekten çok birçok illegal faaliyetleri yürütmeyi, Türkiye’ye ihanet etmeyi gizliden gizliye yapmayı tercih ediyor. ABD tarafından terör örgütü PKK/PYD’ye gönderilen silah yardımlarının gideceği koordinatları belirleyip, yönlendirenlerin Brunson ve onun misyoner ekibinin olduğu açıkça bilinen bir gerçektir.
Hatta 15 Temmuz hain darbe girişimi sürecinde FETÖ ile yakın ilişki kurduğu da delilleriyle tespit edildiği ifade edilmiştir. Tüm bu yaşanan gelişmelere ve tespitlere rağmen her ne kadar inkâr ederek bu meselenin içinden sıyrılacağını düşünse de yaşadıkları ve yaptıkları Rahip Brunson’un bu ihanetin içinde olduğunu açıkça gösteriyor. Brunson’un görüşmediğini iddia ettiği FETÖ’nün sözde bölge imamı firari sanık Bekir Baz ile yüzlerce kez görüştüğü 293 GSM sinyali ile tespit edildiği de ifade ediliyor.
Rahip Brunson sadece bunlarla da yetinmiyor. 15 Temmuz hain darbe girişimi sonrasında ABD’li askerlere kendi hattından mesajlar göndererek ülkede yeni bir kaos planı üretip Türkleri sallayacaklarını ve eninde sonunda kazanacaklarını ifade edecek kadar ihanet içinde olmaya devam ediyor. Hatta kendi özel telefonundan gönderdiği bir mesajın içeriğinde; ‘Türkleri sallayacak bazı olayları bekliyorduk. İsa’ya dönmek için gerekli koşullar oluştu. Sanırım olaylar daha da kötüye gidecek sonunda biz kazanacağız’ yazdığı da tespit ediliyor…