Final Okulları Kurucu Müdürü Sadi Öztekin ve iki öğretmen arkadaşı sömestr tatiline girerken müthiş bir analizde bulundular. Sosyal medya hesaplarında yaptıkları açıklamalar, veliler ve eğitimciler tarafından büyük beğeni toplarken “Eğitim böyle mi olmalı” sorusunu akıllara getiriyor. Velilere ders niteliğinde olan üç öğretmenin sosyal medya paylaşımları şu şekilde,
Final Okulları Kurucu Müdürü Sadi Öztekin
Bugün karne günüydü. Ülkemizde karne alan yaklaşık 18 milyon öğrenciyi yürekten kutluyorum. Çünkü yüzde sekseni takdirname, geri kalanı da teşekkürname aldı! Bizim öğrencilik yıllarımızda koskoca okulda takdirname alanların sayısı 10'u geçmezdi. Ama mezunların çoğunluğu bugün bir işin başında ve çok da başarılılar.
Bu mantığa göre günümüzde bu kadar takdirlik öğrencinin tamamı profesör olması lazım. Bir yerlerde bir terslik var ama, hadi hayırlısı!
Karne ile ilgili yaptığım paylaşıma yorumuyla katkıda bulunan değerli arkadaşım Faruk Koralay'ın yazısını aynen paylaşmak istedim. Ayrıca yine karneyle ilgili bir başka arkadaşım Refik Koçak'ın paylaşımını da onun izniyle istifadenize sunmak istedim. Umarım zülfiyare dokunur da bir işe yarar! İkisine de sonsuz teşekkürlerimle.
Öğretmen Faruk Koralay
"Sayın velilerimiz çocuklarımızın bu tatil sürecinde bocalamamaları için evinizde onlara okul ortamı oluşturun. Çocuklarınız okuldaki davranışlarını evlerinde de sergileyebilsinler. Mesela ayakkabı izlerini duvara çıkarabilsinler, evinizde ki masalara dolaplara kazıyarak sevgililerinin isimlerini yazabilsinler, girdikleri her odanın ışıklarını açık bırakabilsinler, yedikleri içtikleri herşeyin kabuklarını gelişi güzel atsınlar, evinizdeki cihazlara zarar verebilsinler, yüksek sesle garip garip sesler çıkarabilsinler. Çocuğunuz tüm bunları yaparken gayet sakin davranın onlara sakın kızmayın hele hele sakın vurmaya kalkmayın. Alimallah çocuğunuzun psikolojisi felan bozulur! Şurda 15 gün 1 veya 2 çocuk idare edeceksiniz. Aylar boyu yüzlerce çocuk değil ki az sabır. Bakın psikoloji önemli bozulursa düzelmez. Güzel bir tatil geçirmeniz dileğiyle.
Öğretmen Refik Koçak
"Bir arkadaşım anlatıyor:
"3. sınıftaki torunum karnesiyle birlikte yanıma gelerek, karnesini bana uzattı. Karneye baktım, karnen çok iyiymiş. Aferin yavrum derslerin hepisi pekiyi ve devamsızlığın da yok" dedim.
Torunum: "Hayır dede bu karne iyi bir karne değil. Üç yalanı olan bir karne. Çünkü ben devamsızlık yaptım burda yok diyor. Ben satranç dersine hiç gitmedim satranç pekiyi diyor. Bir de ben okulumu pek sevmiyorum. Sınıf öğretmenim değerlendirmesinde okulu çok sevdiğimi ve çok ilgili olduğumu yazmış."
Bunu duyunca çocuklarımızın dürüst olmayışında, galiba biz eğitimcilerin de büyük hatası var diye düşündüm ve üzüldüm.